sayfalar

24 Nisan 2012 Salı

Yaşasın 23 Nisan


23 Nisan çocukların bayramıydı. Ulaş’ın da…
“Bugün 23 Nisaaaaaan, hep neşeyle doluyor insan” melodileriyle kalktık sabah 6’daJ
Öyle ya benim cücemin de bayramıydı.
Hep beraber kahvaltımızı yaptık ve rotamızı hayvanat bahçesine çevirdik… Henüz 1 yaşındaki cüceme hayvanları tanıtmak için çırpındım ama nafile.
“Aaa Ulaş bak ne tatlı köpekler, hav hav diye bağırıyorlar.”
İlgi sıfır, kafasını bile çevirmeye tenezzül etmiyor.
“Aaaaa Ulaş bak maymuna muz yiyor, hani sen de yiyorsun ya, uh uh uh diye konuşuyor”
Yine ilgi yok…
“Iııııh ıhhhhh” diye sesler çıkarıyor elini uzatarak. Işte hayvanlarla konuşuyor, yaşasın ilgilenmeye başladı derken. Istediği şeyin başka bir çocukta gördüğü top olduğunu fark ettim. Ah Ulaş vah Ulaş! Anne çırpınıyor, azıcık ilgileniyormuş gibi yapsan.
Anladım ki hayvanat bahçesi için çok erkenJ

Bak Ulaşcım burası havhavların eviymiş dedim ve sustum. Havhavlar  bu kadar bakımsız şartlarda böyle pis bir evde yaşamayı sanırım istemezdi. Hak etmiyor da. Sorumluların hepsini o kafeslere tıkıp, sonra da bakmamak kendi pisliklerinde yaşamalarına izin vermek acaba durumu çözer mi, acaba empati yeteneklerini geliştirir mi?


Çok kalabalıktı çooook… 23 Nisan’da Ankaralı bütün anneler çocuklarını hayvanlarla yakınlaştırmaya ant içmişler. Sıkıntı yok, hayvanlarımızı tanıyalım ve sevelim. Ama toplu mekanları neden bu kadar hor kullanıyoruz anlayamıyorum. Orada koşturan yine bizim çocuklarımız. Yıllarca koştursun istemez miyiz? Sanırım istemiyoruz.
Derkeeeeen bir de ne göreyim…

Hayvan sevgisini öğretmeye çalışan bir anne baba güvenlik zincirlerini aştı ve deveye yaklaşmaya çalıştılar. Tamam sakin hayvan, tembel hayvan da o nasıl bir örnek olma şekli. O zincirler hayvanlara yaklaşmak tehlikeli olabilir diye yapılmış ama sanırım o tehlike hayvanlar için de geçerli. Zavallıcıklar sanırım kafeslerin arkasında olduklarına çok sevinmişlerdir.


Hayvanat bahçesi etkinliğini elimize yüzümüze bulaştırdığımız fikrine kapılarak kendimizi İMDAAAAT çığlıklarıyla dışarı attık.

Açık hava etkinliğimize devam ama…

Soluğu İncek’te aldık. Ohhhh açık hava, bol güneş, bol koşturmaca, oynamaca, sosyalleşme, kurcaklama… enerji patlaması…

Güzel bir günün sonunda temiz havayı bol bol içine çeken bütün cüceler gibi Ulaş da sabaha kadar rüyalar aleminde gezindi durdu. Sabaha kadar uyanmayan anne de mutlu oldu…



                                                                Geziden notlar:

                                                     Baharı keşfettik ve çimlerle buluştuk.


                     Hayvanları tanıma girişimimiz başarısız; ama karınca yuvası bulmada çok başarılıyız.



Doğada bulduğumuz herşey üzerinde doku çalışması yapabileceğimiz gibi yememek kaydıyla ağzımıza da götürebileceğimizi keşfettik…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder