13 Nisan’da Ulaş 1 yaşına girdi. Geçmişi ve şimdiyi
düşündüğümde yaşananları yazma ihtiyacı ağır basmaya başladı. Her gün anneliğe
dair bebeğime dair yeni bir şeyler öğrendim. Kitap kurdu oldum, karıştırıcı böcek
oldum ki yetebileyim…
artık 3 aylık değil ki emzir gazını çıkar, yatır. Artık
sütümün yetmesindense psikolojik olarak yetebilmenin endişesini taşıdığım bir
dönemdeyiz.
Damak tadı oluşuyor, dolayısıyla yaptığım yemekler çok
önemli,
Huyları oluşuyor, dolayısıyla nasıl davrandığım çok önemli,
Çabuk öfkeleniyor, dolayısıyla anı kurtarmaktansa davranış
kalıpları belirlemek önemli,
Tam da bu noktada tercih yapma hakkımı kullanarak deneyimsiz
ve sadece sezgileriyle karar veren bir anne olarak, sezgilerimi kitaplarda ve
seminerlerde paylaşılan deneyimler, edinimlerle birleştirmeye karar verdim.
Burada önemli olan nokta edindiğim bilgilerin Ulaş ve bizim aile yaşantımız
için uygunluğuna ve uygulama şekline karar vermekti. Işte burada devreye
sezgiler giriyor.
Bebek sahibi olmak onun her dönemine şahit olmak her zaman
zor ve her zaman keyifli… ve sürekli yeni heyecanlar yaşatıyor.
Bütün bu heyecanlı sürecin içinde bir ses beni dürttü. “Ey anne, artık paylaşmak gerekiyor, yoksa
her yerde Ulaş’la ilgili konuşup insanları baymaya başlayacaksın”. Evet konuşmalıyım,
paylaşmalıyım, anlatmalıyım. Belki mutluluklarımı, çaresizliklerimi ve
üzüntülerimi paylaşacak bir sürü anne vardır. Hepimizin kendini çaresiz,
yetersiz, mutsuz hissettiği ya da tam tersi hisleri yaşadığı dönemler
oluyordur. Biliyorum hiç birimiz yalnız değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder