sayfalar

26 Nisan 2012 Perşembe

İsabetli bir tanışma…


Hilal Öktem, ilk isabetli tanışmam…

Ulaşın bakıcısıyla olan ilişkisi “Cüce ve Gülşen’in Maceraları” olarak ayrı bir başlıkta toplanabilir.

Ben: Gülşen Abla, çok yedirme, zorlama, kusuyor.
Gülşen Abla: Oluuu mu hiç? Çocuk yemekten soğur.
Ben: Soğumaz Gülşen Abla, tam tersi öbür türlü soğur.
Gülşen Abla: Amaaan şimdiki çocukların herşeyi başka. Köyde böyle değil he mi? yemekten soğutacaaaanız, işime çok karışıyon. Ben 3 çocuk böyüttüm, hani nesi var?
Ben: Tamam Gülşen Abla. Uffff.
Veee Ulaş kusar…

Böyle anlattığıma bakmayın, Gülşen Abla dünya tatlısıdır. Sadece bakış açılarımız farklı.

Ben: Gülşen Abla, Ulaş uyurken bir şeyler tutma ihtiyacı duyuyor. Uyku arkadaşı var, onu verirsin eline.
Gülşen Abla: Uyku arkadaşı mı olurmuş. Onun uyku arkadaşı benim, sensin. Ne alemsiniz.
Veee kahkahayı basar…

Gülşen Abla haklı çıkar, Ulaş yatağında yabancı bir madde istemediğini annesine defalarca anlatmaya çalışır. Sonunda başarır…

Ben: Gülşen Abla çok kalın giydiriyorsun, ben böyle alıştırmıyorum, lahana gibi oluyor çocuk. (Bu arada evimiz cehennemden bir parça, kışın 26; yazın 32 derece.)
Gülşen Abla: Hafta sonu sizinle kaldığı için pazartesileri kusuyor, hep üşütüyonuz bu çocuğu, yoksa bir şeyi yok. (Bu arada bir şeyi yok dediği cücenin ileri derecede reflü sorunu var. Sırf bu sebepten doktorumuz 40 günlükken anne sütünü kesip AR mamaya geçti.)
Ben:Gülşen Abla doğduğu günden beri kusuyor. Bari yatarken soy ya da üzerini kalın örtme.
Gülşen Abla: Tamam tamam örtmem.
Ve yine Gülşen Abla bildiğini okur. Ulaş sırtında ter bezleriyle gezer evde.

Ben: Gülşen Abla  artık pütürlüye alışması lazım. Çatalla ezip yedirelim.
Gülşen Abla: Bir damlacık canı var, yiyemez öyle.
Bildiğini okur.

Gülşen Abla: Ulaş Allah kaç oğlum?
Ulaş: Biii. (Parmakla da 1 yapar)
Gülşen Abla: Afferin oğlum.
Ben: Bu yaştaki çocuğa ne öğretiyorsun, soyut kavramlar kafasını karıştırır, ne gerek var.
Gülşen Abla: Soyut değil ki Allah öğretiyorum. Panik yapma bak ben benim kızların önünde beş vakit namaz kıldım, bir şey olmadı. Şimdi minileri giyip geziyorlar.
Veee Ulaş yerde parmaklarıyla bir bir tespih çekmekte, ardından da Gülşen Abla’nın elini öpüp alnına götürmektedir.

Ayrıca Ulaş sıkı takipçisidir gündüz kuşaklarının ve kadın programlarının. Sorun. Müge Anlı’dan başlar hepsinin özetini geçiverir size.

Bu ve bunun gibi bir çok hikaye kreş arayışına girmemize sebep oldu. Montessori uygulamak istiyordum ama Gülşen Abla’nın önce kendisine uygulamak gerekiyordu Montessori’yi. Bu konuda uzman eller aramaya başladım. Binbirçiçek yuva ve Hilal Öktem ile bu şekilde tanıştım. Zincirin ilk parçasıydı. Hilal Hanım sayesinde zincirleme şeklinde isabetli tanışmalar devam etti. Onlara da başka yazılarda değineceğim.

Ulaş artık 1 yaşında ve evet uzmanlar önermese de Hilal Hanım’a Ulaş’ı gözüm arkada kalmadan teslim edebileceğimi çok iyi biliyorum.

2 Mayıs’ta kreşteyiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder