Öncelikle itiraf etmem gereken birşey var, ben Ulaş’ı zorla
emziğe alıştırdım ve bunun için ciddi çabalar sarf ettim. Alıştırmak istememin
bir önemli, bir de önemsiz nedeni vardı. Emzirmeyi doktorumuz istediği için Ulaş
50 günlükken bıraktım ve hamileyken okuduğum kitaplar bebeğin onsekiz aylık
olana kadar emme ihtiyacının olduğunu, bu ihtiyacın karşılanmasıyla bebeğin
kendini güvende hissedeceğini yazıyordu. En uygun aparat emzik olduğu için
kolları sıvadım ve itiraf ediyorum şekerli sulara batırarak alıştırdım. Önemsiz
sebebe gelince, nedense emzikli bebekleri çok seviyorum, tabii kabul edilebilir
bir yaşa kadar, benim cücem de emzikli olsun istedim. Bunu itiraf ettiğime
inanamıyorumJ
Bu arada belirtmek istediğim bir şey var. Ulaş sadece uykuya
dalarken ilk 10 dakika emziğe ihtiyaç duyuyor ve sonrasında emziksiz uyumaya
devam ediyordu. Uyku dışında gün içinde ise emzik kullanmıyor, kullanan
çocukları görse de emzik istemiyordu. Hiçbir zaman ağladığında emzik
tıkıştırmadım ağzına ya da amaaaaan bugün gündüz de alıversin ne olacak
demedim. Uyku arkadaşı oldu emzik Ulaş’ın.
Iki yaşına girdiğinde ise artık fiziksel olarak emziğe
ihtiyacı olmaması, Sinan’ın emzikten çıkan cık cok cuk seslerine karşı
hassasiyet geliştirmesi ve emziği emerken ağzından çıkardığı salyaların ağız
kenarında döküntülere neden olması gibi sebeplerle emziği bıraktırmaya karar
verdim. Çevemdeki annelere nasıl yaptıklarını sordum ve klasik çözüm, ucunu
kestiklerini söylediler. Bu şekilde bir çözümle emziği bıraktırmak
istemedim. Ulaş’ın daha bilinçli bir şekilde sebeplerini bilerek bırakmasını
istedim, ucu kesilmiş bir emzik sadece bir kandırmacadan ibaret gibi geldi,
çünkü daha önce de patlayan emzikleri oldu ve onların yerine hemen yenisini
takdim ettik.
Ufaktan ufaktan artık bebek olmadığını ve emzik emmeye devam
ederse dişlerinin bozulabileceğini söyledim. Emziği her ağzına aldığında ağzını
açıp bana dişlerinin bozulup bozulmadığını sormaya başladı ama emmeye devam
etti. En azından biraz endişelendi, çok da üzerine gitmedim. 27 aylık
olduğunda Çekirdek Junior’dan Funda Hanım Ulaş’ın hazır olduğunu ertesi gün
bezsiz göndermemi rica etti benden. Bezi bırakmasıyla birlikte abi oldum ben,
artık bebek değilim triplerine giren Ulaş ekmeğime yağı ve balı sürmüş oldu.
Ona abilerin emzik alamayacağını, alırlarsa dişlerinin bozulabileceğini ve
hatta çürüyebileceğini söyledim. Bu anlatımım tabi ki emziği bırakmasına
yeterli olmadı ama en azından yatmadan önce “çok az emicem anne” diyip iki ya
da üç saniye emip “bozulmadı değil mi anne” demeye ve emziği elinde tutarak
uyumaya başladı. Ama sabahları ilk işi
emziğine kavuşmaktı maalesef. Bir sabah uyandığında Sinan, “niye hala
emiyorsun, dişlerini sevmiyor musun, at emziği çöpe bakalım” dedi. Ulaş
konsolunun üzerinde duran diğer emziklere baktı ve “oluuur, burada dolu dolu
emzik var daha” dedi. Sinan artık hepsini atması gerektiğini anlattı. Ulaş bir
hışımla bütün emzikleri aldı ve çöpe doğru giderken ona açıkladım, atarsa bir
daha emziği olmayacağını ve emziksiz uyumak zorunda kalacağını söyledim ama
yine de kararlı bir şekilde attı. Ilk
iki gün yatarken sordu ve bıkmadan usanmadan anlattım ona nasıl cesurca çöpe
attığını ve artık dişlerinin bozulmayacağını. Sonraki günler ise sabah kalkınca
sormaya başladı ve yine anlattım hep aynı kelimeleri seçerek. Böylece güle güle
dedi emziğine.
Demek ki neymiş çocuklar herşeye kolay alışıyorlarmış ve
çabuk unutuyorlarmış…
Bir de blogu okuyanlar benim uyku arkadaşı edindirme
çabalarımı ama bir türlü muvaffak olamadığımı bilirler. Emziği bırakmasıyla
birlikte, iki buçuk yaşına gelen cüceeeem kikosuna sarılarak uyumaya başladı. Buna
inanamıyorum…
Kiko: Ulaş’a daha
doğmadan aldığım ilk uyku arkadaşıJ